Boğazın kenarında tavla oynayan tulumlu gençlerin fotoğrafını gördünüz mü?… okumaya devam et →

Çok uzun zaman olmuş. Gerçekten. Şimdi baktım da ben burada en son yazı paylaştığımda Amerika Birleşik Devletleri başkanı Barack Obama’ymış. okumaya devam et →

Benim kedi almak gibi bir niyetim yoktu. Gerçekten yoktu. okumaya devam et →

Ve sen Ronaldo… Kişisel serveti iki yüz on milyon Euro olan, yalnızca futboldan yılda brüt kırk milyon Euro kazanan Ronaldo. İki milyon Euro almışsın diyorlar. Değer miydi? okumaya devam et →

Patlıcanların patlayacağına dair bir fikre nasıl kapıldım hiç hatırlamıyorum. okumaya devam et →

Yirmi yaşındaydım, Walter Benjamin’in bir sözünü okudum Hayatta telafi edemeyeceğiniz şeyler var demişti. On dört yaşında evden kaçmamış olmak gibi okumaya devam et →

Toplanın, haber büyük. Geçen gün Amerika’da yaşayan bir arkadaşımla buluştuk, o anlattı. Ben de onun yalancısıyım, günahı boynuna. okumaya devam et →

Aaah İstanbul. Dünyanın en güzel şehri. Dünyaları verseler değişilmeyecek şehir. okumaya devam et →

Köy doğanın içine çaktırmadan, usulca yerleştirilmiş gibiydi. Sanki, o binaları, o yolları yaparken kesmeleri gerekenden fazla tek bir ağaç kesmemişlerdi. okumaya devam et →

Bazen de sırf burada olmak istemediğim için gidiyorum bir yerlere. Gideceğim yerin hiç önemi olmuyor o zaman. En son Edinburgh’a gidişim de biraz böyle oldu. okumaya devam et →