açıklama
Değerli arkadaşlarım. Ne yazık ki son birkaç gündür şahsımla alakalı olarak “Bloğunu açınca ilk hevesle birkaç yazı yazdı, sonra ne oldu? Ses yok. Üç beş yazıdan sonra bıraktı” tarzında çirkin iddiaların ortaya atıldığını görmekteyim. Bu iddiaların sahipleri, işi “İskoçya’dan döneli iki hafta oluyor. Anlatacak bir şeyi olsa şimdiye kadar yazardı. Dükkanı kapatacak herhalde” diyecek kadar çirkin noktalara taşımışlardır.
Burada bir algı operasyonu yürütülmektedir. Akıllarınca beni tembel, sitesini ihmal eden biri gibi göstermeye çalışıyorlar. Bunlar beyhude çabalardır. Bir kere ben, blog açma haberi facebook arkadaşlarının yüzde elli ikisi tarafından beğeniyle karşılanmış bir insanım. Sen nasıl bana tembel dersin. Ama ben arkadaşlarımı, yazılarımı okuyanları biliyorum. Onlar her şeyi görüyor. Sitemin gerçek takipçileri bunlara itibar etmiyor.
Şunu bir defa samimiyetle görmek lazım. Berlin seyahatim sonrasında günlerce kafamı kaldırmadan çalışıp –bakın rakam veriyorum- 3321 kelime, hadi referanslar kısmını düşelim tamı tamına 3196 kelime yazan benim. Ortalama bir kitap boyutunda düşünürsek resimsiz tam on iki sayfa. Onca bilgiyi toplamak için sayfalarca doküman okuyup, saatlerce belgesel izlemekten gözlerin nasıl kan çanağına döndüğünü bunlar bilmez. Kendileri oturup iki satır yazmaya üşenir, sonra da benim paylaştığım yazıları eleştirirler. Şimdi bunlar kalkmış bana tembel diyorlar. Edep ya hu.
Şükürler olsun, biz hiç bir zaman sitesini ihmal edenlerden olmadık. Olmayacağız.
Varsayalım dedikleri doğru. İskoçya ile ilgili yazı biraz gecikti. Bu benim suçlu olduğumu mu gösterir? Bilgisayar bozulmuş olabilir. İnternet hızındaki bir yavaşlamadan kaynaklı bir sorun olabilir. WordPress sitesindeki bir arıza nedeniyle benim koyduğum yazılar sitede görünmüyor olabilir. Ben bunların araştırılması için ilgili arkadaşlarıma (Duygu) gerekli talimatları verdim. Bütün olasılıkları değerlendirip, inceleyip bana rapor verecekler. Eğer bir yanlış tespit edersem, sorumluları önce ben cezalandırırım.
Böyle bir şeyin tekrarlanmaması noktasında gereken tüm adımları atacağımızdan da kimsenin şüphesi olmasın. Ben her şeyi takip ediyorum. Her şeyi sitemin sevgili okuyucuları için, sitemizin refahı için yapıyorum.
Simdi bir de şöyle bir nokta var. Benim İskoçya yazımdaki gecikme, internet dünyasında yaşanan ilk gecikme değil. Madem yaşananların zamanında paylaşılması konusunda böyle bir hassasiyetin var, bazı facebook arkadaşların (birkaç hafta değil, altı ay gecikmeyle) temmuz ayında kayak fotoğrafları paylaştığında neden tepki göstermedin? O zaman neredeydin? Bu gecikmenin farkı yalnızca benimle ilgili olması mi? Gördüğünüz gibi burada amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.
Bakınız yine enteresan bir şey. Bazı kendini bilmezler işi daha da ileri götürüp benim İskoçya’ya gitmediğim, bir iki uyduruk fotoğrafla olmamış bir seyahati olmuş gibi gösterdiğimi iddia etmişlerdir. Neymiş? Paylaştığım bir kanat fotoğrafı, bir de üzeri İngilizce yazılı bir karta mı inanacaklarmış?
Hukukta bir kural vardır. İddia sahibi, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Siz de bu mesnetsiz iddialarınızı ispatlamazsanız yalancısınız, alçaksınız.
Hadi yukarıdaki fotoğraflara inanmıyorsun, aşağıda bizzat benim olduğum fotoğrafa ne diyeceksin. Fotoğrafın çekildiği ormanlık bölgenin İskoçya olduğu gayet açık. İlle gidip bir tabelanın önünde mi poz verecektim. Biraz coğrafya bilgisi olan zaten yüz metreden burayı tanıyacaktır. Haaa, sen cahilsen, İskoçya ile Belgrad Ormanlarını birbirinden ayıramıyorsan, o noktada benim söyleyeceğim bir şey yok.
Bu fotoğrafın İstanbul yakınındaki herhangi bir ağaçlık alanda çekilmiş olabileceğini iddia eden zihniyet, sağdaki fotoğrafı da internetten bulmuş olduğumu da rahatlıkla söyleyebilir. Bu kişiler daima çamur at izi kalsın anlayışıyla hareket ettikleri için burada da aynı süreci devam ettirmektedirler.
Bu iddiaların sahiplerine sesleniyorum. Böyle mesnetsiz iddialarla bu sitenin sahibini lekeleyemezsiniz. Bugün nereden baksan günlük onbeşe yakın ziyaretçisi olan böyle güzide bir siteyi size yedirtmem.
Sitemin değerli takipçileri, sevgili okuyucularım. İçiniz rahat olsun. Ben bunlara bakmıyorum. Ben yazıma bakıyorum. Bakınız üç ay gibi kısa bir süre zarfında sitemizi ziyaret edenlerin toplam sayısı sekiz yüz gibi inanılmaz rakamlara ulaşmış. Artık bu noktadayız. Google’da cagdas yavuz diye arama yapıldığında, sitemiz sonuçlar arasında ikinci sayfanın en başında çıkmakta. Böyle bir noktadayız. Ben işime bakıyorum, yazıma bakıyorum. Daha çok çalışarak sitemizi daha ileriye, inşallah ilk sayfaya taşımak için, hatta Hollandalı mankenler eroin kuryesi çıktı haberinden daha üst sıralara taşımak için neler yapabiliriz. Bu noktada gereken tüm adımları atmak için çalışıyorum, çalışacağım. Ve inanıyorum ki sizin desteğinizle, el ele, yazarak, okuyarak çok daha güzel günlere ulaşacağız.
Leave a Reply